ESKİ HİKÂYE

Üç Ocak iki  bin on dört, Çarşamba.

Tayms niuv roman diye yazı karakteri mi olur ulan.

Yazı karakteri dediğin kuryır olur.

Bir de komik şans'la kitap yazan var. Komik sansla kitap mı yazılır aklını yidiğim?
Adamın gülesi geliyor lan!

Arial daha mı güzel mi gibi mi sanki?

Her ne ise...


Gel gelelim...

Bir zamanlar bu msn'de herkesin bi blogu olduğu zamanlarda (neydi yahu, msn space mi, öyle birşey.) bir yazıya başlamıştım, sene iki bin altı, ilk birkaç ayı işte. İki bin beş'in son zamanları da olabilir, hatırlayamadım şimdi.

Çok güzel başlamıştım ama devamını getirememiştim. Kahretsin, yazıyı hiç bir yerde bulamıyorum.

Hatırladığım detayları şöyle:

Yabancı bir otel odasında çırılçıplak uyanan bir adam var,
Odada yalnızca bir takım elbise ve iç çamaşırı var. Takımın ceketinin cebinde bir adres ve bir miktar para.
Adam adrese gidene kadar zaten olaylar olaylar.
İnsanlar etrafta mal mal dolaşır, kimse doğru dürüst konuşmaz, ama ne hikmetse adamımız bir taksi bulur, biner.
Adresi verir taksiciye, taksici tek kelime etmeden adamı adrese götürür. Üstüne üstlük para da almaz. Vay! Taksicinin kralısın beh!

Adrese gider, oralarda bir börekçi bulur, dalar içeri.
Anam bi güzel garson kız var ki aboovv. Bizimki abayı yakar ama belli etmez.
Kız adamı görünce tanımış gibi gelir yanına, siparişini alır. Sonra işte bunlar bir iki muhabbet ederler.

Oğlan nerede olduğunu ve hatta hangi zamanda olduğunu dahi bilmemektedir. İşte kız ben sana anlatıcam falan der.

Hatta biraz ucundan köşesinden anlatır da.

-------

İşte ben kızın ne anlattığını da unuttum :D

Neyse işte hikaye bu. 
Bu hikayeyi bir şekilde o zamanlar okumuş, hatta izinsiz de olsa çalıp başka yerlerde yazmış, veya başka bir vesileyle bir şekilde internette gören, bilen falan varsa bana bi ulaşsın be.

Devamını yazmaya karar verdim ama bir okumam lazım önce, hikaye tam olarak neydi, aklımdan neler geçiyordu hatırlamam lazım.





Yorumlar

Popüler Yayınlar