AĞIR ÇEKİM VE AKLA GETİRDİĞİ SORULAR: KAÇ "KARE" DEN İBARETİZ?
Kaç “kare” den ibaretiz?
Youtube’da “slow-mo guys” diye
bir kanal var. Ağır çekimde denemeler yapıyorlar. Kullandığı
cihazlar 343.000 fps ‘ye kadar ağır çekim yapabilen, yüz
binlerce dolarlık cihazlar.
1 saniyede 343.000 adet kare
yakalayabiliyor bu kameralar. Ve, kalite çok daha düşük olduğunda
saniyede milyon kare yakalayabiliyor.
Öncelikle aşağıdaki vidyoyu izleyelim...
Öncelikle aşağıdaki vidyoyu izleyelim...
İnsan gözünün vidyolarda izlediği
görüntüler;
Sinema filmleri içi 23,976 kare/saniye
(yaklaşık 24 kare)
İngiliz ve Avrupa tv kanalları için
25 kare,
Amerika tv kanalları için 29 kare.
Yani, 24 kare de olsa 29 kare de olsa
insanlar vidyoları izlerken herhangi bir aksama hissetmiyorlar.
Yani, yaşanan an o kadarmış gibi. Ama aslında teknolojinin
ulaştığı en son nokta olarak, en düşük kalitede 1 milyon
kare/saniye görüntü çekebiliyor. Yani, 1 saniyede 1 milyondan
fazla ayrı resim çekilebiliyor.
Demek ki 1 saniyede 1 milyondan fazla
an var. (belki de çook daha fazla. Ama gel görk ki şu anki
teknoloji en fazla buna müsaade ediyor. )
Bu slow-mo arkadaşların bir
vidyosunda 177.000 fps ile 4 saniyelik bir çekim yapılıyor.
Yani, 4 saniyede 177.000x4=708.000 adet
kare. Bu vidyoyu 25 kare/saniye ile izlemeye başladığınızda;
28.320 saniye süre boyunca izlememiz
gerekiyor. Yani, yaklaşık 8 saat. 4 saniyelik bir görüntü, 8
saate yakın bir sürede izlenebiliyor.
1 saniyede 1 milyon kare üzerinden
hesaplarsak;
1 saniyelik bir görüntüyü oturup
izlemeye kalktığında 11 saat tutuyor.
1 saniyenin içinde gerçekte ne kadar
kare var? Gerçekte, 1 saniye içinde ne kadar “an” var? 1 milyon
son nokta mı? 2 milyon? 10 milyon? 100 milyon? Daha fazla?
1 saniyede 1 milyon tane farklı an
olduğunu gözlemleyebildiğimize göre bunun çok daha fazlası da
olabilir.
Peki, 1 saniyelik görüntüde 1 insan
ömrü kadar süre olduğunu düşünsek? 80 yıl desek;
80*360=28.800 gün x 24 = 691.200 saat x 60=41.472.000 dakika
x60=2.488.320.000 saniye. X 25 (fps) = 62.208.000.000 kare/saniye
62.208.000.000 fps (kare/sn) bir
görüntü çekebilecek teknoloji olsaydı, ve bunu 25 kare/sn ile
izleseydik bu 1 saniyelik görüntüyü izlememiz 80 yıl sürecekti.
1 saniyenin içinde bu kadar an var mı,
bilmiyoruz. Yokluğuna da emin değiliz.
Ya peki, 1 saniye aslında çok çok
daha büyük bir zaman ise?
Belki aslında tüm evrenin var
oluşundan yok oluşuna kadar geçen süre 1 saniyeden çok çok daha
kısa ise?
Çamurlu suda oynayan bir çocuk
düşünün. Ayağını yere sertçe vurduğunda etrafa çamurlu su
sıçratıyor. Ve bu an, o kadar uzun ki... Belki de milyarlarca
“insan yılı” sürüyor. Ve bu milyarlarca yıl içinde her bir
an farklı olduğuna göre (ne demiştik, 1 saniyede 1 milyon farklı
an var ise çook daha fazlası da olabilir.) ilk andan itibaren bir
gelişim başlıyor diyelim, ve bizim mikroskobik teknolojilerle dahi
göremediğimiz organizmalar gelişip değişip yaşamaya başlıyorlar
belki. Ve o bir an o kadar uzun ki, çocuğun bir evren
oluşturduğunu düşünebilir miyiz?
Şu anki teknolojiyle zamanı saniyede
1 milyon kez bölebiliyoruz. Ve şu anki teknolojiyle ölçülebilmiş
en küçük uzunluk birimi olarak (10^-35)mm kabul ediliyor.
Ölçülebilir zamanı çok daha küçük parçalara böldüğümüzde,
ölçülebilir uzunluk ölçüsünü de çok çok daha küçük
parçalara bölebildiğimizi düşünün.
Büyük patlama örneğin; çamurda
oynayan bir çocuğun ayağını yere vurduğunda çıkan bir çamurlu
su fışkırmasından ibaret olabilir mi? Tüm evren, ya da belki
sadece samanyolu galaksisi o çocuğunun sol ayağının vurduğu
yerden fışkıran çamurlu su olabilir mi? O büyük patlamadan bu
güne kadar olan süreç, hâlâ tamamlanmamış bir “an” ın bir
parçası olabilir mi?
Ve çocuğun diğer ayağı, başka
galaksileri belki başka evrenleri meydana getirmiş olabilir mi? Ve
başka çocuklar da varsa az ötede oynayan?
İşte aslında evren o kadar küçük,
zaman o kadar kısa ki.
Bilim kurgu filmlerinde izliyoruz, adam
dünyadan çıkıyor, uzayda bir yerlere varıyor. 15 dakika sonra
dünyada atıyorum 1 yıl geçmiş. Bir uzay yolculuğuna çıkıyor,
kendine sorsan 1 hafta ama bakıyorsun dünyada 10 yıl geçmiş.
Zaman, sadece dünyada işleyen bir
kavram mı?
Ne kadar ömrümüz olduğunu
hatırlamamız için bizim icat ettiğmiz kavram mı?
Zamanın olmadığını düşünsenize
bir?
Düşünemediniz, değil mi? Ben de
düşünemedim. Bizim algılayabileceğimizden çok daha fazlası
belki de zaman, evren, “an”...
Şimdi az önceki çamurda oynayan
çocuğa dönelim. Çamurlu suya ayağıyla sertçe vurdu (bastı);
Büyük bir patlama oldu uçuşan su
damlalarında, evren oluşmaya başladı, milyarlarca yıl geçti,
dünyada yaşam başladı, milyonlarca yıl geçti, kıyametler
koptu, insanlık ortaya çıktı, medeniyet falan oluşmaya başladı,
teknoloji gelişti, üretimler, savaşlar, ülkeler, uygarlıklar,
savaşlar, silahlar, kavgalar, aşklar, sevişmeler... Kıyametler
koptu sonra, yer gök bir oldu, dünya, ay, plüton, venüs, güneş,
yıldızlar, galaksiler ve tüm evren bir anda yok oldu.
Çamurlu su yere düşüp duruldu...
Çocuk örneğini milyonlarca farklı
şekilde verebiliriz;
Bir camın kırılma anı, bir kaza
anı, bir sineğin kanadını çırpma anı vb.
Evet, çocuğun anne ve babası,
çektikleri vidyoyu izlerken “hehe şuna bak nasıl da seviyor
çamurla oynamayı, domuz oğlu domuz.” Diyene kadar geçen süre
içinde evrenin tüm aşamalarıyla var olup sonra tüm aşamalarıyla
yok olması fikri ne kadar rahatsız edici, değil mi?
Ya başka çocuklar da varsa?
:)
Evren kaç yaşında?
Bununla ilgili de kaynaklar var tabii,
ben onu sormuyorum. Gerçekte evren, kaç saniye yaşında mesela?
Göremediğimiz, algılayamadığımız
küçüklükte ve büyüklükte neler oluyor?
“Ömür dediğin bir an” mı yoksa?
O zaman;
Dans!
Not: Bilinen ve ölçülebilen en kısa zaman ve bu konuyla ilgili başka bilgiler de eklenecek.
Şimdilik konunun; daha doğrusu sorunun özü bu...
Şimdilik konunun; daha doğrusu sorunun özü bu...
Yorumlar
Yorum Gönder